Bu altyazılar Mustafa Topatar
tarafından hazırlanmıştır.
Tüm hakları saklıdır
Action, Jake.
Başla, Jake.
Jake, action !
Jake, başla!
Coupez.
Kes.
Ecoute, Jake,
qu'est-ce qui va pas ?
Bak Jake, ne oluyor?
Je veux que tu ouvres le cercueil
après avoir ouvert les yeux.
Gözlerini açtıktan sonra,
bir solukta tabutu açacaksın.
Tirez-le de là !
Bougez la caméra.
Onu çıkaralım!
Kamerayı kaldırın.
Aide-moi, y a un problème.
Yardım edin, birşey olmuş.
Détends-toi, coco.
Sakin ol, yavrucuğum.
Bunda bir tuhaflık var.
Jake, ça va, coco ? Allez...
Jake iyi misin, yavrucuğum?
Hadi.
Qu'est-ce que t'as ?
Allez, dis-moi.
Neyin var?
Hadi, söyle bana.
Vas-y, parle.
Qu'est-ce que t'as ?
Hadi, söyle.
Neyin var?
Je sais pas ce qui s'est passé.
Ne olduğunu bilmiyorum.
J'étais dans le cercueil.
Je croyais que tout allait bien.
Tabuttaydım,
herşey yolunda sanıyordum.
J'ai ouvert les yeux,
la caméra était sur moi.
Gözlerimi açtığımda kamera
tam üstümdeydi.
J'étais paralysé. C'est juste...
Hareket edemedim.
Çok önemli birşey değil.
Pendant une seconde,
j'ai plus pu bouger.
Birkaç saniye hareket edemedim.
Je sais pas ce qui m'a pris.
Je suis désolé.
Ne olduğunu bilmiyorum.
Affedersin.
Qu'est-ce qu'y a maintenant ?
Joe, monte là-haut !
Şimdi ne oldu?
Joe, sen bakıver!
Versez de l'eau !
Jetez de l'eau dessus !
Su dökün!
Üstüne su atın!
C'est pas vrai !
Çok güzel!
C'est génial !
Vous vous en sortez...
Dehşet birşey!
Kontrol altına alın--
Ecoute, Jake,
tu as l'air vraiment crevé, coco.
Bak Jake, gerçekten çok yorgun
görünüyorsun, yavrucuğum.
Prends une douche et rentre chez toi.
Y a plus de soleil.
Bir duş alıp evine git.
Zaten güneş de gitti.
Encore une.
Je peux y arriver.
Bir kez daha.
Yapabilirim.
Je sais.
Mais on n'a plus de soleil.
Yaparsın, biliyorum.
Ama güneş yok artık.
Je peux avoir des cacahuètes avec ?
Et un Manhattan ?
Yanında fıstık alabilir miyim?
Bir de Manhattan?
Des frites ? Des oignons ?
Kızartma? Halka?
- Quelque chose à boire ?
- Deux grands Coca avec glaçons.
-İçecek birşey?
-Buzlu iki büyük Kola.
Des oignons sur tout.
Hepsi soğanlı olsun.
A emporter ? 4,99 $.
Sarayım mı? 4.99 dolar.
Gardez la monnaie.
Üstü kalsın.
Hé, Scully !
Ça marche ton film ?
Selam, Scully!
Film nasıl gidiyor?
Bien. Ça va.
Je vais prendre un Jack Daniel sec.
İyi, güzel.
Jack Daniel's ver.
Tu déconnes, Scully ?
T'as pas arrêté de boire ?
Ciddi misin, Scully?
Sen içkiyi bırakmıştın, unuttun mu?
Sers-moi un verre, Doug.
Ver şu içkiyi, Doug.
Qu'est-ce qu'y a ?
lls ont coupé ta grande scène ?
Ne oldu?
Senin sahnelerini mi kestiler?
Un autre.
Bir tane daha.
Carol ?
Carol mu?
Tu es barman, pas curé.
Sen bir barmensin,
rahip değil.
C'est vrai, je suis barman.
Doğru, barmenim.
Alors remplis
mon putain de verre.
Öyleyse, bardağı doldur.
Remplis-le toi-même.
Kendin doldur.
Excuse-moi, Doug.
Affedersin, Doug.
T'occupe pas de moi.
Sen bana bakma.
Besoin d'une piaule ?
Kalacak yer ister misin?
Je crois.
İyi olur.
HOLLYWOOD KULESİ
ANNONCES DE CASTlNGS
OYUNCULUK İLANLARl
FESTlVAL SHAKESPEARE
A LA NOUVELLE-ORLÉANS
NEW ORLEANS SHAKESPEARE FESTİVALİ
Sur rendez-vous.
Mülakat gerekli.
Jake ! Qu'est-ce que tu fais là ?
Je croyais que tu bossais.
Jake! Burada ne işin var?
Çalıştığını sanıyordum.
J'ai une semaine de vacances,
Alors, je passe quelques auditions.
Çalışıyorum. Bir hafta boşum,
birkaç mülakata katılmayı düşündüm.
- Tu sais où je peux trouver un appart ?
- Non. Je me renseignerai.
-Kiralık boş apartman var mı?
-Hayır, araştırırım.
- Libre tout de suite ?
- Pas d'idée pour l'instant.
-Hemen bulmam gerekiyor.
-Şu an, aklıma gelen bir yer yok.
Herkes de buradaymış.
Tout le monde est là !
Vous vous connaissez ?
Jake Scully, Sam Bouchard.
Siz tanışıyor musunuz?
Jake Scully, Sam Bouchard.
lci.
Buradayım.
On se verra au cours.
Derste görüşürüz.
- On a cours aujourd'hui ?
- A 1 5h.
-Bugün ders mi var?
-Saat 3'te.
Tamam.
Bonne chance.
İyi şanslar.
Qu'avez-vous fait récemment ?
Son zamanlarda neler yapıyorsun?
Je viens de commencer un film
d'horreur de série B.
Küçük bütçeli, bağımsız bir
korku filmine başladım.
Le baiser du vampire.
Je joue le vampire.
Vampir'in Öpücüğü.
Ben vampiri oynuyorum.
Le baiser du vampire.
Très intéressant.
Vampir'in Öpücüğü.
Kulağa değişik geliyor.
Avant ça, j'ai joué dans
La mégère apprivoisée.
Ondan önce
Evcilleştirilen Kadın 'da,
Petruchio'yu oynadım.
lntéressant. Quoi d'autre ?
İlginç. Başka?
Vous voulez dire, de bien ?
İyi bir şey mi
demek istiyorsun?
Vous travaillez.
C'est bien, non ?
Şu an çalışıyorsan,
daha ne istiyorsun?
Le monde est petit, hein ?
Burası küçük bir yer, hı?
- Jack Scully ?
- Jake.
-Jack Scully?
-Jake.
Merde, vieux.
Göster onlara.
Je me souviens
qu'il faisait sombre.
Karanlıktı.
Très noir.
Zifiri karanlık.
Ben küçük bir çocuktum.
J'étais petit.
Le mur derrière moi était froid...
Arkamdaki duvar soğuk ve...
et humide. J'étais caché.
...nemliydi.
Ben saklanıyordum.
On jouait à '' la sardine.''
''Sardalya'', oyunu oynuyorduk.
C'était à moi de me cacher.
Et tout le monde me cherchait.
Ben ''ebeydim'' ve saklanıyordum.
Herkes beni arıyordu.
ll y avait un bourdonnement, car j'étais
derrière le congélateur, au sous-sol.
Bir motor sesi vardı çünkü bodrumdaki
buzdolabının arkasındaydım.